Obezitenin Sorumlusu Bu Hormonlar

Okunma [8809]
Obezitenin Sorumlusu Bu Hormonlar

 

Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre Türkiye %32.1 obezite sıklığı ile Avrupa'da birinci ülke konumunda. Peki obezitenin hızlı artışından, yemeği sevmek mi, hareketsiz bir hayatı seçmek mi, yoksa açlık hormonu ghrelin mi daha fazla sorumlu? 

 


Fazla kilolu ve obez sayısı 2.2 milyarı aştı

 

1980'den 2015'e kadar 195 ülkenin verilerini kapsayan çalışmanın sonuçları 2015 yılı itibarıyla dünyada 108 milyon çocuk ve 604 milyon erişkinin obez olduğunu, toplam fazla kilolu ve obez sayısının ise 2.2 milyarı aştığını gösteriyor. Çocuk ve erişkin obezitesi 1980'den beri 73 ülkede iki katına çıkmış durumda. Dünya Sağlık Örgütü, 50 yıl öncesine kadar gelişmiş ülkelerde belli oranlarda görülen obeziteyi, bugün dünya geneline yayılmış bir sorun olarak kabul ediyor. 
 

 

Metabolizmanın alışık olmadığı anormal çevreye normal cevabı 

 

Küresel Hastalık Yükü Uluslararası Araştırma Grubu tarafından "New England Journal of Medicine" dergisinde yayınlanan obeziteyle ilgili bir makaleye atıfta bulunan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Bülent YILDIZ,  çok sayıda yerli ve yabancı uzmanı Antalya'da bir araya getiren Uluslararası 6. EndoBridge Kongresi'nin de en önemli konu başlıklarından birinin obezite olduğunu söyledi. Obeziteyi, "genlerimiz ve metabolizmamızın alışık olmadıkları anormal çevreye normal cevabı" olarak tanımlayan Dr. YILDIZ, obezitenin durdurulamayan artışındaki sebepleri; "1970'lerden beri genlerimizde bir değişiklik yokken çevremizde önemli değişiklikler var. Otomobil, televizyon, bilgisayar gibi etkenlerle değişen sosyal yaşam ve çalışma şartları ile birlikte azalmış fiziksel aktivite, azalmış gece uykusu ve günlük kalori tüketiminde artış obezite gelişimini kolaylaştırıyor. Son yıllarda insan bağırsak florasında doğal olarak yer alan mikroplardaki (bağırsak mikrobiyomu) değişimin de obeziteye katkısı olduğu ortaya çıktı" şeklinde özetledi.

 

 

Fazla kilonun zararları neler?

 


Obezitenin birçok hastalığın görülme sıklığını, şiddetini ve ölüm oranlarını artırdığına vurgu yapan EndoBridge Kurucusu ve Başkanı Prof. Dr. Okan Bülent YILDIZ'ın, bu soruya yanıtı şöyle: 

"Örneğin VKİ'de her 1 kg/m2 artış diyabet riskini yaklaşık %20 artırıyor. Obezite ilişkili hastalıklar arasında diyabet, lipid ve kolesterol bozuklukları, hipertansiyon, koroner kalp hastalıkları, uyku apnesi, bazı kanserler, karaciğer yağlanması, reflü, eklem rahatsızlıkları, polikistik over sendromu ve kısırlık sayılabilir. Obezitede VKİ artış ile birlikte esas risk teşkil eden vücutta karın bölgesinde ve iç organlar çevresinde biriken yağ miktarının artması oluyor. Bu durum kanda serbest yağ asitleri artışına, dokularda düşük dereceli iltihaplanmaya, vücudun anti-oksidan kapasitesinin zayıflamasına ve insülin direncine neden oluyor. Tüm bu mekanizmalar obezite ile ilişkili metabolik hastalıkların gelişimini tetikliyor."

 


Açlık hormonu ghrelin ve tokluk hormonu leptinin kiloya etkisi 

 

shutterstock_316917569.jpg

 

Vücut ağırlığının değişiminde; yağ dokusu, beyin, mide, bağırsak sistemi, karaciğer ve iskelet kası arasında onlarca hormon aracılığıyla çok sayıda mekanizma rol oynuyor. Bu hormonlardan en iyi bilinen ikisi ise açlık hormonu ghrelin ve tokluk hormonu leptin. Ghrelin her yemekten önce mideden salınıyor, acıkmayı ve yemek yeme hissini uyararak yağ artışı ve kilo alımını kolaylaştırıyor. Ayrıca, hipofiz bezinden büyüme hormonu salgısını uyarıyor. Leptin ise yağ dokusundan salgılanarak beyindeki iştah merkezinde tokluk hissini uyandırıyor.

 

 

Açlık hormonu ghrelin kilolu bireylerde daha düşük  

 


Ghrelin hormonunun açlıkla beraber doğal olarak yükseldiğini, yemek yedikten sonra da düştüğünü kaydeden Endokrinolog YILDIZ, obez bireylerde bu hormonun kandaki miktarının zayıflara göre daha az olduğunu söyledi. Ancak obezlerin bu hormonun etkilerine daha hassas olabileceklerini düşündüren veriler bulunduğuna dikkat çeken Uzman, "Diyetle kilo verenlerde ghrelin yükseliyor. Prader-Willi Sendromu adı verilen, ileri derecede obezite, aşırı acıkma hissi ve öğrenme güçlükleri ile seyreden bir bozuklukta, genel obezitenin aksine ghrelin düzeyleri yüksek bulunuyor. Yine aşırı zayıflıkla seyreden kaşeksi ve anoreksiya nervoza durumlarında ghrelin düzeyleri yüksek. Buna karşılık obezite cerrahisi geçiren kişilerde ghrelin düzeylerinde düşme oluyor" bilgisini paylaştı.

EndoBridge katılımcılarından Avrupa Endokrinoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. AJ Van Der LELY'inin de dikkat çektiği konular arasında açlık hormonu ghrelin vardı. Kongre programında yer alan "Ghrelin-Açlık Hormonu ve İnsanın Evrimi" başlığını detaylandıran Prof. LELY, ghrelin (açil ghrelin; AG) ve des-açil ghrelin (DAG) peptidlerinin, çoğunlukla midedeki bir gen tarafından kodlandığını belirtti.

 


''Meme kanseri hücrelerinin büyümesini teşvik ettiği kanıtlandı''

 

Prof. LELY, "Son dönemde ulaşılan kanıtlar, DAG'nin ayrı bir hormon olarak davranış sergilediğini göstermektedir. DAG'nin AG'nin fonksiyonel bir inhibitörü olduğunu öne süren çalışmaların sayısının giderek artması da klinik açıdan potansiyel önem taşımaktadır. Dolayısıyla DAG veya DAG analogları; diyabet, obezite ve Prader Willi sendromu gibi metabolik bozuklukların tedavisine yönelik erken dönem çalışmalarda incelenmektedir. Ayrıca bugünlerde kanser alanında da ghrelin sistemine daha büyük bir ilgi gösterilmektedir. Lokal ve sistemik faktörlerin, östrojen reseptörü pozitif meme kanseri riski yüksek olan postmenopozal dönemdeki obez kadınlarda meme kanseri hücrelerinin büyümesini teşvik ettiği kanıtlanmıştır. Aromataz enzimi tarafından memedeki yağ dokusunda lokal olarak üretilen östrojenler, kanser hücrelerinin çoğalmasını tetiklemede önemli bir role sahiptir. Dolaşımdaki AG ve DAG düzeyleri obeziteyle hemen hemen her zaman ters orantılıdır. Ayrıca bu peptid hormonlarının bazı tümör hücreleri tarafından da üretildiği ve tümör büyümesini etkilediği tespit edilmiştir. AG ve DAG'nin enerji homeostazı üzerindeki etkileri de tümör gelişimi ve büyümesini etkileyebilir. Son olarak DAG'nin iskemide ve Duchenne müsküler distrofisinde kas hücrelerinin durumunu, diyabet hastalarında ise kiloyu ve glisemik kontrolü iyileştirdiği tespit edilmiştir." şeklinde konuştu. 

 

 


Taglar: #DünyaSağlıkÖrgütü #Türkiye #obezite #Avrupa #cansimidi #Metabolizma #anormalçevreye #KüreselHastalıkYüküUluslararasıAraştırmaGrubu #NewEnglandJournalofMedicine #HacettepeÜniversitesi #TıpFakültesi #EndokrinolojiveMetabolizmaHastalıkları #BilimDalı #ÖğretimÜyesi #Prof.Dr.OkanBülentYILDIZ  #EndoBridgekongresi #bağırsakmikrobiyomu #Ghrelinhormonu #açlık #tokluk #Prader-WilliSendromu #Prof.Dr.AJVanDerLELY #Ghrelin-AçlıkHormonuveİnsanınEvrimi #açilghrelin #AG #des-açilghrelin #DAG #peptid #diyabet #glisemikkontrol

Haberi Yapan: Diyetisyen Dünyası Editörü

Tarih: 26.11.2018

Kaynak: NTV

Sıradaki haber yükleniyor...

Diğer Haberler